Yeni Haberler
recent

İnsan Niçin İntihar Eder

İnsan Niçin İntihar Eder? Müftüden Mesaj Var !
İntihar, Allah’ın verdiği canı kişinin kendisinin almasıdır. İnsana ömür biçen Yüce Yaratıcıdır. O, hikmetine binaen her canlıya bir ömür biçmiştir. Ecel/ölüm tarihi denilen, bu süre değişmez. Bunun için başkası tarafından öldürülen yahut kendi canına kıyarak ölen kimse de aslında eceliyle ölmüştür. Yani katilin bir kimseyi öldürmesi yahut intihar edenin kendi canına kıyması eceli öne almaz ve değiştirmez. Peki, stres çağı günümüzün önemli hastalıklarından biri olan intiharın sebepleri nelerdir? İnsanlar, niçin intihar ederler, intiharı düşünür ve intihara yeltenirler? İntihar eden kurtulmuş mudur? Kurtulmuşsa nelerden kurtulmuş, neleri bulmuş/bulacaktır? Şimdi bu sorulara cevap aramaya çalışalım. Bir kez daha tekrar edelim, Allah’ın verdiği canı, ancak Allah alır. Hiç kimse Allah’ın verdiği canı, haksız yere almaya kalkmamalıdır. İntihar düşüncesi ve teşebbüsü, her şeyden önce Yüce Yaratıcının can alma yetkisine müdahaledir. İkinci olarak intihar, O’nun her canlı için biçtiği ömür/ecele başkaldırıdır. Bunu değiştirme girişimidir. Üçüncü olarak kadere ve O’nu takdir edene başkaldırıdır. Zira çoğu zaman insanın kendi dahli sonucu başına gelen şeyleri imtihan için Yüce Yaratıcı takdir etmiştir. Yüce Allah, herkese dilediği farklı soruları sorma hakkına sahiptir. Her insanın imtihan soruları farklı farklıdır. Ama mükellef olan hiçbir insan sınavdan muaf değildir. O halde bu sınav sürecinde bize yöneltilen sorulardan kaçmak çözüm değildir. Yapılması gereken onlarla mücadele etmek ve o soruları çözme gayret ve çabası içerisinde olmaktır. Dördüncü olarak intihar, Yüce Allah’ın Allah hiç kimseye gücünün yetmeyeceği/kaldıramayacağı yükü yüklemez, and olsun ki Biz, insanı zorluklara dayanma gücü il donattıkgibi ayetlerine başkaldırıdır. Çünkü çoğu intihar eden, karşılaştığı sıkıntıları, utancı, borç yükünü kaldıramayacağını gerekçe göstererek intihar etmektedir. Kur’ân’ın Ey iman edenler! Kendi kendinizi öldürmeyinizayeti, insanların birbirini öldürmesini, canını tehlikeye atarak güvenli olmayan yerlere ticaret ve benzeri işler için gitmesini, son olarak da kendi canına kıyıp intihar etmesini yasaklamaktadır. Şimdi de bu konudaki Peygamberimizin uyarılarına kulak verelim: Kim kendisini bir şeyle öldürüp intihar ederse, kıyamet günü o şeyle azap edilir. Kim kendisini bir şeyle keserse, kıyamet günü o şeyle kesilir. Kim kendisini dağdan/yüksek bir yerden aşağı atarak intihar ederse o cehennemlik olur. Orada ebedî olarak kendini dağdan atar. Kim zehir içerek intihar ederse, cehennem ateşi içerisinde elinde zehir olduğu halde ebedî olarak ondan içirilir. Kim kendisine demir saplayarak/kurşun vb şeyle intihar ederse, cehennemde ebedî olarak o demiri kendine saplar durur. Bir savaşta yaralanan ve yaranın acısına dayanamayıp kendi canına kıyan bir kimse hakkında Peygamberimiz, o kimse cehenneme gitmiştir, buyurmuştur. Peygamberimiz, kendi canına kıyan bir kimse için ben intihar edenin cenaze namazını kılmıyorum, buyurmuştur. Bu ve benzeri hadislerin ışığında intihar eden kimsenin imanı, tevbesi ve cenaze namazının kılınıp kılınmayacağı ilim adamlarımız katında tartışma konusu olmuştur. İmam Mâlik, intihar edenin tevbesi kabul edilmez, cenaze namazı da kılınmaz demiştir. Mutezile ilim adamları da intihar eden kimsenin ebedî cehennemde kalacağını söylemişlerdir. Ehl-i Sünnet, bu konudaki hadisleri, intihar etmenin helalliğine inanarak intihar edene hamletmişlerdir. Hanefîlerden Ebû Yusuf, intihar edenin cenaze namazının kılınamayacağını söyler. Çoğu ilim adamları ise, kılınır demiştir. Sonuç olarak diyoruz ki Allah’a, Ahirete ve Kadere iman eden bir mümin, intiharı düşünmez, intihara teşebbüs etmez ve asla intihar etmez. Aynı şekilde hiç kimsenin intiharı düşünmesine ve intihara teşebbüs etmesine de sebep olmaz! Canına kıyan kimse aslında kurtulmamakta, belki de dünyada çektiği/çekmek durumunda kaldığı sıkıntılardan çok daha dehşetlisine doğru yol almaktadır. Hem de geçici, son bulacak, çözümü olan sıkıntılardan kaçıp, ebedî asla kurtuluşu olmayan azaplara koşar adım gitmiş olmaktadır. Onun için Müslüman intihar etmez demiyoruz, intiharı asla düşünmez. Zira tüm güçlüklerine rağmen hayat yaşanmaya değer. Hayata tutunmak için o kadar çok sebep var ki! 1- 2 Bakara 233, 286;4 Nisâ 83; 65 Talak 7. 2- 90 Beled 4. 3- 4 Nisa 29. 4- Suyûtî, el-İklîl, s, 90. 5- Buhârî, Müslim, Tirmizî, Ebû Davûd, Nesâî. 6- Buhârî, Müslim. 7- Ebû Davûd, Cenâiz, 51. ::::::::::::::::::::...................................................::::::::::::::::::::::::::: İNTİHAR, ÇARE DEĞİL! İntihar olaylarının hızla arttığı bir dünyada yaşıyoruz. Dünyada olduğu gibi maalesef ülkemizde de intihar olayları artıyor. İnsanlar, karşılaştıkları sorunların çözümü olarak intihar etmeyi görebiliyor. Hâlbuki Yüce Rabbimiz, hiç kimseye gücünün yetmeyeceği şeyi yüklemez. O’nun yüklediği şeyler, insanların kaldırabilecekleri şeylerdir. Ne kadar ağır olursa olsun hiçbir sorun, çekilemez değildir ve hiçbir sorun için intihar çözüm değildir. Öldüren ve dirilten Yüce Allah’tır. Allah’ın verdiği canı ancak Allah alır. O’nun verdiği canı almaya yeltenmek, O’nun yetkilerine müdahaledir. Bu yüzden O’nun verdiği canı, O’nun emri ve izni olmadan hiç kimse almaya kalkmamalıdır. O’nun Hay sıfatının tecellisi demek olan canı almak, hiç kimsenin haddine düşmez ve hiç kimsenin yetkisinde değildir. O’nun izni olmadan hayvanların ve diğer canlıların bile canına kast etmek caiz ve doğru değildir. İntihar, Yüce Allah’ın verdiği canı almaya teşebbüs etmektir. Hâlbuki Yüce Allah, insanı elleriyle yaratmış, ona ruhundan üflemiş, ona canından can katmıştır. İnsana ömür biçen de O’dur. İnsanı dilediği zamanda dünyaya getirme ve dilediği zamanda dünyadan götürme yetkisi de O’nundur. İntihara teşebbüs eden kimse, Yüce Allah’ın yetkilerine tecavüz eden kimsedir. Bu yüzden intihar etmek büyük günahlardan sayılmıştır. Bu konuda Kur’ân’da şöyle buyurulur: İntihar Büyük Günahtır! Ey iman edenler!.. Kendinizi öldürmeyin.İntihara yeltenmeyin. İntihar haramdır. Kederden dolayı intihar, kadere ve ecele başkaldırıdır. Birbirinizin kanına girmeyin, birbirinizi öldürmek, bir vücudun azaları mesabesinde olan toplum bedeninin kendi organlarından birini kesip atması gibidir. Peygamberimiz intihar etmenin dehşetini şu sözleriyle anlatır: İntihar eden kimse Allah’ın huzuruna nasıl intihar ettiyse o halde gelir. Yüksek yerlerden yuvarlanarak… Elinde bıçak karnını deşerek… Elinde zehir kasesini yudumlayarak… Suç aletiyle Mahkeme-i Kübraya çıkarılır ve o haliyle cehenneme atılır… Bu yüzden Müslüman, yaşadığı şartlar ne kadar acı verici ve zorlu da olsa intihar etmeyi asla düşünmez. Gökten belalar sağanak sağanak yağsa, onları sabırla, azim ve kararlılıkla nasıl sevaba dönüştürebilirim diye düşünür ve bunun için gayret sarf eder. Bazı âlimler, intihar eden kimsenin cenaze namazının bile kılınmayacağını söyleyerek bu günahın dehşetine dikkat çekmişlerdir. İmam Ebû Yusuf'a göre, intihar hata ile veya şiddetli bir ağrıdan dolayı olmadıkça, intihar edenin namazı kılınmaz. Diğer imamlara göre İntihar eden kimse üzerine cenaze namazı kılınır. Peki, insan niçin intihar eder? Yalnızlık, bir olan Allah’a mahsustur. İnsan ise, sosyal bir varlıktır. Hemcinsleriyle bir ve beraber yaşamak zorundadır. Bu yüzden aile meşru kılınmıştır. Aile, ilk insanla birlikte var olan bir kurumdur. Gerek aile kurumu olsun, gerek toplum, insanın sevinç ve kederlerine ortak olan kurumlardır. Zaten İslam kardeşliği, dini yaşamada birbirine yardımcı olmayı gerektirir. Kardeşler, birbirlerinin dertlerini paylaşarak azaltmak, sevinçlerini paylaşarak çoğaltmakla yükümlüdürler. Bu yüzden insan, dertlerini açacağı dert ortakları bulmalıdır. Dünya sınav arenasıdır. Bu dünyada yaşayan herkesin sınav soruları farklı farklıdır. Dertsiz, sorunsuz hiç kimse yoktur. Zira dertsiz ve sorunsuz yurt Cennettir. Yüce Yaratıcı, hiç kimseye gücünün üstünde bir sorumluluk yüklememiştir. Ancak insanlar, kendilerine yüklenen sorumlulukları doğru yorumlayamadıkları için, onları çekilemez ve taşınamaz görürler. Bu noktada aile, yakın çevre ve öğretmenlere büyük görevler düşmektedir. Onlar, bütün olumsuzluklarına rağmen hayatın güzel ve yaşanılabilir olduğunu sürekli anlatmalı, muhataplarını karşılaştıkları problemlerin üstesinden gelmeye yöneltmelidir. Ödeyemediği borçlarından dolayı intihar eden bir kimse, intihar etmekle borçtan kurtulmamaktadır. Aksine o, borçlarını Öteki dünyaya bırakarak kaçmayı denemiştir. Oysa kaçmak çare değildir. Bu kimse, Yüce Yaratıcıcısının huzuruna borçlu gittiği gibi, günahlara batmış olarak da gitmiştir. Dolayısıyla intihar, hiç bir surette kurtuluş olmamaktadır. İhanete uğradığı için intihar eden kimse için de durum benzerdir. O da intihar etmekle, ihanetin bedelini ödetmiş olmamakta, üstelik hiç suçu olmayan pek çok insanı inciterek ölüp gitmektedir. Unutmayalım ki insan kendinden ibaret bir varlık değildir. Onun mutluluğu, yakın çevresi başta olmak üzere pek çok insanı mutlu eder. Onun mutsuzluğu da pek çok insanı yasa boğar. Hiç kimsenin başkalarını üzmeye, onları acılar içerisinde bırakıp gitmeye hakkı yoktur. Bizim inanç sistemimizde, maktül eceliyle ölür şeklinde bir kaide vardır. Buna göre intihar eden kimse de ecelini değiştirmiş, ölümünü öne almış olmaz. O, intihar etmemiş de olsa, eceli yettiğinde ölecektir. İntihar etmekle kişi, eceliyle ölmekte, ancak ölümünden sorumlu olmaktadır. İntihar etmekle insan, Yüce Allah’ın hakkını çiğnediği gibi, pek çok geride kalan insanın da hakkına tecavüz etmiş olmaktadır. Bütün bu sebeplerden dolayı inanan kişi, asla intihara yeltenmez, onu hiç aklından geçirmez bile. Bir kişinin kendi ölümünü istemesi de caiz değildir. Bir öfke veya bir sıkıntı sebebiyle ölümü istemek mekruhtur. Bir hadiste şöyle buyrulmuştur: "Sizden biriniz, kendisine dokunacak bir zarardan ve felaketten dolayı ölümü istemek zorunda kalırsa; Ey Rabbim! Benim hakkımda yaşamak hayırlı ise beni yaşat, eğer ölmek hayırlı ise beni öldür, diye dua etsin." Evet, tüm olumsuzluklarına rağmen dünya yaşanmaya değer. Zira bir nefeslik bir ömür bile hayırlı bir işin yapılmasına, günahlarımız için tevbe etmeye ve sonuçta Yüce Rabbin rızasını kazanmaya vesile olabilir. 1- 4 Nisa 29. 2 - Buharî, Müslim. ::::::::::::::::::::::::::::.......................................::::::::::::::::::::::::::::::: YÜCE ALLAH’IN VERDİĞİ CANI ANCAK YÜCE ALLAH ALMALI! Bir haftada biri ilahiyatçı diğeri atomcu iki profesör’ün intihar etmesi üzerine! Konuyla ilgili daha önce yazdığımız iki yazıda inanan insanın niçin intihar edeceği üzerinde durmuş ve özetle şunları söylemiştik: İntihar etmek, intihara teşebbüs etmek büyük günahtır. İntihar eden kimse, dünyasını ve ahretini mahv etmektedir. Kendisi büyük günahıyla bu dünyadan geçip giderken, arkada bıraktığı insanları da hüzne boğmaktadır… Her insanın sınav soruları farklı farklıdır. Yüce Yaratıcı, hiç kimseye gücünün yetmeyeceği şeyi yüklemez. İnsanın başına gelen her şey, gücünün kaldırabileceği şeydir. Bütün olumsuzluklarına rağmen hayat yaşamaya değerdir. Müctehid imamlardan bir kısmı intihar edenin cenaze namazı kılınmaz derken, bir kısmı intiharı büyük günah sayarak geride kalanlara teselli olsun, ölü için de duaya sebep olsun diye cenaze namazının kılınabileceğini söylemişlerdir. İslam inancına göre, Yüce Yaratıcı her canlı için bir ecel/ölüm tarihi belirlemiştir. Bu tarih, bizim için meçhuldür. Onu ancak Yüce Rabbimiz bilir. Burada unutulmaması gereken en önemli husus, ecel-i müsemma denilen ecelin değişmemesidir. Buna göre yatağında ölen kimse de vadesiyle/eceliyle ölür, bir başkası tarafından öldürülen kimse de vadesiyle/eceliyle ölür. Kendi canına kast eden kimse de eceliyle ölür. Yani insan canına kast etmekle, ecelini öne almış olmaz. İntiharla hayatını sonlandıran kimse, canına kıymamış olsaydı da o saat geldiğinde zaten ölecekti. Burada şöyle bir soru sorulabilir: İnanan insan, mademki ecelin değişmezliğine inanıyor, canına kıymaya kalkmasa da öleceğini düşünmüyor mu? Yani intihara teşebbüs etmeden önce, ben bu intihar girişiminde öleceksem, ecelimle öleceğim; şayet ecelim yetmediyse ne yaparsam yapayım ölmem mümkün değildir, diye düşünmez mi? Düşünse canına kıyıp o büyük günaha yeltenmez. Peki, niçin düşün(e)mez insan? Kur’ân ayeti, kötülük yapanların cehaletle kötülük yaptıklarını söyler. (4/17, 6/54, 16/119) Buna göre günah işleyen her insan, günah işlediği sırada cehaletin içerisindedir. Şöyle ki insan, günah işlerken, günahı sebebiyle dünya ve ahrette başına geleceklerini unutur günah işler, Yüce Allah’ın kendisini gördüğünü ve cezalandıracağını unutur günah işler… Yüce Rabbin, kendisini affedeceğini sanır, ama O’nun cezalandırabileceğinden gâfil olur ve günaha dalar… Bu unutma, bu gaflet ve cehalet bir anlık bir unutma ve cehalet olabilir. Buna göre, intihara teşebbüs eden kimse de, intihar etse de etmese de eceliyle öleceğini unutur ve canına kıyar. O halde insanın iman esaslarını sürekli tekrar ederken bu geçeği de sürekli hatırlaması gerekmektedir. Öte yandan sıkıntı içerisinde olan insanlara da bu iman esaslarını sürekli hatırlatmamamız gerekmektedir. Unutulmasın ki iman esasları sadece bilgi olarak bilinsin diye değil, gereği yerine getirilsin diye inanılan gerçeklerdir. Bu konuda üzerinde durulması gereken bir başka husus da intihar eden kimsenin yakınlarının ve intihara teşebbüs etmesine neden olanların sorumluluğudur. İntihara teşebbüs eden insanı neden bu kadar yalnız bıraktık, neden onu intihar etme teşebbüsüne kalkışmasına sebep olduk, neden ona bu iman esaslarını hatırlatmadık diye kendilerini sorgulamaları gerekmektedir. Akrabalık ve insanlık bunu gerektirir zira. Prof. Dr.Ali AKPINAR Konya İl Müftüsü
sss

sss

Hiç yorum yok:

T.İ.M | Türkiye İmparatorluğu Dergisi. Blogger tarafından desteklenmektedir.