Yeni Haberler
recent

Kurtuluş Savaşının Bilinmeyenleri

Öncelikle Türk Kurtuluş hareketinin başarısını iki boyutta değerlendirerek ancak 
daha net anlayabiliriz. birincisi askeri başarı ki aslında ön planda gibi duran ancak 
kanımca daha geride olan başarıdır. bence asıl başarısı diplomatik başarıdır.TBMM 
diplomatik anlaşmalarla emperyalist bloğu bölmeyi başarmıştır. 


1 Dünya Savaşı sonrasında zaten artık menfaatleri çatırdamaya başlayan İngiliz,
Fransız ve italyan bloğunu tbmm diplomasisi koparabilmiştir.Bunun en büyük göstergesi
Fransızlarla yapılan ankara anlaşmasıdır.Peki bu nasıl olmuştur?
TBMM hükümeti nasıl emperyalist bloğu parçalayabilmiştir?




İngilizlerin yunanlılar üzerine kumar oynamasının Fransızlarda yarattığı hoşnutsuzluk,
İtalyanların zaten savaş sırasında saf değiştirmelerinden kaynaklı güven sorunsalı derken tbmm her tarafla güzel bir biçimde diplomatik süreç yürütmüştür. fransızlar ile olan anlaşmalar dışında ingilizlere karşı da çok ustaca diplomatik manevralar yapılmıştır. örneğin ingiltere tbmm hükümetinin londra konferansına çağırılmasını tbmm hükümetinin izmir ve boğazlarda milletlerarası bir idare kurulmasını onaylamasına ve ayrıca gelibolu, edirne ve kırklareli'nin yunanlılara verilmesini kabul etmesi şartına bağlamıştır. ilginçtir ki tbmm bu öneriyi kabul eder. ancak bir şartı vardır. görüşmelere kadar tüm yunan ordusunun anadolu'yu boşaltmasını ister. tabii ki ingilizler bu şartı reddeder ve tbmm konferansa davet edilir. bu diplomatik olarak fevkalade bir cevaptır mesela. bu tip örnekler çoğaltılabilir.

ikinci olarak savaşın askeri seyri elbette ki Türk kurtuluş savaşının kazanılmasında
hayati derecede önemlidir. tabii kurtuluş savaşı'nı çeşitli safhalara ayırmak gerekir. normalde bu dönemleştirme kuva-i milliye ve düzenli ordu diye temel olarak iki ana safhaya ayrılır. bu doğru olmakla birlikte eksik bir bölümlemedir. kanımca kuva-i milliye, inönü, eskişehir ve kütahya muharebeleri bir safha sonrasında sakarya ve büyük taaruz asıl safhadır.

inönü savaşları mesela yıllarca çok eleştiriye maruz kalmıştır.
Bu savaşların aslında olmadığı iddia edilmiştir.
Gerçekten de çok kapsamlı ve cephe savaşı niteliğinde değillerdir.
Özellikle 2. inönü savaşı ricat halinde olan (geri çekilen) bir yunan kolordusuyla
Türk keşif kolunun karşılaşmasından ibarettir.
Lakin savaşlar verdikleri ölü sayılarıyla değil, doğrdukları sonuçlarla değerlendirilir.
İnönü savaşlarından sonra TBMM hükümetinin karşısında sadece görünürde yunan ordusu ve
arka planda İngiltere kalmıştır.Bu diplomatik etkileri nedeniyle bu savaşlar önemlidir.


Sakarya savaşından sonra yunanlılar afyon mevzilerini güçlendirmiş, eskişehir
ve kütahya'ya yığınak yapmıştır. Türk ordusu da yaklaşık 1 yıllık savaşsız
dönemde ordusunu tahkim etmiştir.Stratejik olarak anadolu coğrafyası
incelendiğinde Afyon,Uşak ve Kütahya bölgesinin, elinde tutana taarruz
üstünlüğü sağladığı askeri yazarlarca söylenir.Bu bölgeye aslıhanlar
bölgesi adı verilir.Büyük taarruzun temel mantığı bu bölgeyi çabuk
çökertmektir.Dolayısıyla ilk hamle olarak yunan ordusunun en kuvvetli
yeri olan Afyon cephesine saldırılır.
Tabi ki yunanlıların tedbir almasını ve tahkimat yapmasını önlemek
için ordu gece yürüyüşleriyle tam bir gizlilik içerisinde afyonun
güneyinde kocatepe'ye kaydırılır. 120 bin insan yunan devriye
uçaklarına ve keşif kollarına yakalanmadan 100 - 150km kaydırılır.
Bu da muazzam bir stratejik manevradır.Gerçekten de taarruz sabahı
ilk top atılıncaya kadar yunanlılar saldırıdan habersizdirler.
afyon güneyindeki yunan cephesini gezen bir ingiliz subayı "
Türkler 6 ay uğraşıp bu cepheleri düşürebilirlerse, 1 günde
düşürmüş kadar büyük bir iş başardıklarını iddia edebilirler"
demiştir. 26 ağustos sabah 5.30'da taarruz başlar. 8.30'da cephe yarılmış,
o mevziler düşmüştür.Savaşın mantığı kocatepe'den ağır top ateşiyle
afyon güney tahkimatını yıkmak, orduyu parçalayarak çembere almaktır.
bir kol kocatepeden, diğer kol 20 km ötedeki kalecik sivrisi cephesinden,
diğer bir kol da çiğiltepeden taarruz eder.Tabi bu esnada diğer bir
kolordu da eskişehir ve kütahya cephelerini baskılar.Açıklıktan
yararlanan süvari kolordusu cephe gerisine sızmaktadır.Dolayısıyla
26-27 ağustos hareketleri tam bir çember ve imha hareketidir.
ancak taarruz beklendiği kadar başarılı gitmez.Hatta yunan ordu kumandanı
general trikupis geri çekilme emri verir.Emir yunan başkumandanı general
hacı anesti tarafından reddedilir.Eğer trikupisin emri uygulansa ve yunan
ordusu derhal Afyonu boşaltarak Uşak mevziğne çekilseydi durumu kurtarabilirlerdi
diye stratejistler çok tartışmıştır.
savaşa dönersek aslında uşak kısmına kadar o kadar da planlandığı gibi gitmez.
çember harekatı da o kadar iyi işlemez.Çiğiltepe geç düşer. bu nedenle tepeyi
almaktan sorumlu komutan reşat beyi mustafa kemal azarlar. (M.Kemal'in meşhur
kocatepe pozu bu esnadaki telefon görüşmesine giderken çekilmiştir.
paşa düşüncelidir.) reşat bey söz verir. o gün sonunda tepeyi alacağını söyler.
tepeyi alamaz ve "vazifemi yapamadım, namusumu koruyamadım" diyerek intihar eder.
ailesine çiğiltepe soyadı verilir. lakin o öldükten 2 - 3 saat sonra tepe düşer.
tepe geç düştüğü için çemberden kaçan trikupis gurubu uşak istikametine doğru
parça parça akmaya başlar. bu esnada kütahya istikametinden geri çekilen frango
grubu ile birleşip kızıltaş vadisi, (küçük aslıhanlar) bölgesinde bir cephe
kurmaları tehlikesi ortaya çıkar. ancak türk suvari kolordusu yunan kuvvetlerinden
daha önce o mevkiyi tutarak çemberi kapatır. trikupis uşak'ta esir düşer. general
trikupis yunan ordusu başkumandanı olduğuna dair emri bizzat esir düştüğü uşak'ta
mustafa kemal'den öğrenecektir. bu konuşma türk kurtuluş savaşı'nın idare heyetini
anlamak açısından önemlidir.Mustafa Kemal Trikupis'e olayı anlattırır. "Ne oldu"
diye sorar. trikupis yanıtlar. "önce top sesi duyduk. sonra toplarımız işlememeye
başladı. daha sonra makinalı tüfekler işlemedi. en son da tüfeklerimiz...
sonra her yerde süngüler parlamaya başladı" der. ve mustafa kemal'e sorar.
"peki siz savaşı nerden yönetiyordunuz?" Mustafa Kemal'in cevabı manidardır.
"işte tam da o süngülerin parladığı yerden!!!"


yunanlılar yenilince türkler ve boğaz ve istanbul bölgelerini kuşatmış İngilizler
karşı karşıya kalırlar. ingilizler tüm sömürgelerinden asker ister.
Boğazlara destroyerler konuşlandırılır. hükümet general Harrington'dan
Çanakkale'yi mustafa kemale karşı savunmasını isteyecektir.General Harrington savaşa razı
gelmez. mustafa kemal ile görüşüp anlaşmak yanlısıdır.
Hükümet sert bir dille generali uyarır ve savaşa hazırlanmasını emreder.
Harrington anılarında bu durumu "3 yıl önce mustafa kemal'in bize karşı savunduğu
Çanakkale'yi, şimdi bizim ona karşı savunmamız isteniyor. saçmalık" şeklinde yazacaktır.
İngilizlerin tavrı nettir. türkler tarafsız bölgeyi geçerlerse derhal ateş açılacaktır.
Türk ordusunun çanakkale ve boğazlar yürüyüşünü kemallettin sami bey yönetir.
İngiliz hükümeti savaşı göze almıştır ancak ne ingiliz halkı ne de
İngiltere'ye bağlı devletler bunu kabul eder. hindistan asker göndermeyi reddeder.
Çoğu ingiliz sömürgesi asker çağrısına cevap vermez. hindistandaki müslümanlar ayaklanır.
Muhammed ali cinnah londra'da konuşma yapar. gandhi "mustafa kemal ingilizleri yenene kadar tanrıyı İngiliz zannediyordum"
ve "haydi beni bir daha tutuklayın ingilizler! ama görüldü ki tutuklama ve öldürmeyle iş bitmiyor! işte türkler, kendi cenaze merasimi için hazırlanan tabutlarını, katillerinin başlarına geçirdiler" diyecektir.
Dolayısıyla yunan yenilgisinden sonra ingiliz hükümeti içte ve dışta çok ciddi zorluklar ve baskılar yaşar. bu baskılara dayanamayan başbakan lloyd george istifa eder. daha sonra "yüzyıllar nadir olarak dahi yetiştirir. ne yazık ki bu yüzyılın dahisi türkler'e nasip oldu ve o da bizim karşımıza dikildi!" diyecektir.

Dolayısıyla kurtuluş savaşı birçok bileşenin beraber incelenmesiyle analiz edilebilecek
bir savaştır. zor kazaanılmış bir savaştır. zekaya dayanan çok öğesi vardır.Askeri olduğu kadar diplomatik bir mücadeledir. bu mücadeleyi veren o dönemki hakim kadrolar, düşmanlarının açıklarını iyi okumuş,
buna göre gerek stratejik gerekse de diplomatik hamleler yapmış ve kazanmıştır.
sss

sss

Hiç yorum yok:

T.İ.M | Türkiye İmparatorluğu Dergisi. Blogger tarafından desteklenmektedir.